Yükleniyor . . .

NEDEN TERK EDİLİYORUZ?

NEDEN TERK EDİLİYORUZ?

Neden terk edildiğimizi yorumlamak, düşünmek belki de çok uzun zamanımızı alır. Terk edilmek ve yalnızlıkla ilgili herkesin kişisel sebepleri olsa da genel dertlerin olduğu da kaçınılmaz…

Terkedilme hissi ne kadar büyük bir boşluk biliyor musunuz?

Bu soruyla, son dönemlerde, ofiste yaptığım görüşmelerde sıkça karşılaşır oldum.  Uyumlu her şeyi konuşabilen, bilgili, kültürlü, donanımı yüksek kadınların birçoğunun başına son zamanlarda bunun niye geldiğini araştırmaya koyuldum. Malum gündemden çıkıp, kişisel hayatlardaki iletişimi irdelediğimde aslında görünen tabloda büyük bir fedakârlıkta var. Erkeklerin lehine olan ama yine üzülenlerin kadınlar olduğunu apaçık ortada.  Aslında ilişkinin ilk günlerinden bu yana yormayan,  zorlamayan, onun kişisel hayatına saygı duyan,  karşındaki erkeği anlamak için elinden geleni yapan, hatta duygularını kontrol edebilmek adına kendine türlü türlü çareler arayan kadınlar neyi eksik yapıyordu. Lafı uzatmadan söyleyeyim: İlişkinin ilk günlerinden itibaren fedakâr gerekirse cefakâr rolü üstlenip, anne rolüne giren kadınlar kesinlikle kaybediyordu, bununla da kalmıyor bir de üstüne bitip bitmediği belli olmayan anlamlandıramadığı, hayatında bir yere koyamadığı bir ilişkinin içinde boğuşuyor bir şeklide bekleyen rolüne düşüyordu. Erkek arkadaşının üzerinde, yapıcı, sevecen bir duruş sergilemek adına bin bir zorluğa katlanan kadın, adeta bastırdığı korkuları yüzünden,  günbegün kendini manipüle ediyordu.  İlişkisinin devam etmesi için beklentilerinden vazgeçen kadın, kendi isteklerini, mutluluğunu ikinci plana çoktan atmış oluyor ve adeta bir gölge oyununa dönen ilişki de bir süre sonra güç savaşına dönüşüyordu.   Kendine baskı uygulayan kadın zaten sinirleri gerilmeye başlayıp, birde karşındakinin sadece düşüncelerini anlamak için yaşadığında filim sarpa sarıyor.

Daha sonrası mı?

Tabii sonrası enkaza dönüşüyor ilişkide! Çünkü erkek bu kadar toparlandığı bir ilişkinin içinde kendine yapacak bir şey bulamadığı gibi küçük bir çocuğa dönüşüyor. Kuracağınız yuvada üstünüze düşenden fazlasını yapmalısınız sözünü kadın burada ilk günden uygulayarak erkeğin size nasıl davranacağını, ne kadar ileri gidebileceğini gözlemliyor. Bir ilişkinin ilk günlerinde iki kişinin birbirini sevmesi yetmez mi illa bir taktik mi yapmalıyız diyorsanız şöyle  bir örnek vereyim size o zaman, kalbinizi ritmini değiştiren kişiyle bir ilişkiye başlıyorsunuz.   İlk görüşmede siz ne isterseniz peki diyen, sizin seçimlerinize kulak veren, tüm isteklerinizi yerine getiren ve yaptığınız hiçbir açıklamayı sorgulamayan birine ne kadar ilginiz ve saygınız olur? Sizi babanız gibi kısıtlayan, baskı kuran veya size her istediğinizi yapan bir erkekle mutlu olamayacağınız gibi ilginiz de kalmaz. Eğer şans verdiğiniz insanlar, sizin hayatınızdan ne yapsanız gidiyorsa siz yanlışı önce kendinize yapıyorsunuz demektir.  Kendinizi ikinci plana atığınız her türlü ilişki tek taraflı fedakârlığa döner, unutmayın. Bu da sizin sinirlerinizi bozacağı gibi gelecekte oldu da sizin emeklerinize göz ardı etmeyip bir gelecek kurduğunuzda ona olan öfkeniz ilişkinize bir şekilde yansır.  Ama o gün gelene kadar onu tanımak ve sizin için neler yapabileceğini görmek, fikirlerinizin uyuşup uyuşmadığını gözlemlemek, potansiyellerinizin birbirinize ileride bir kimlik karmaşasına dönüşmeyeceğini anlamaya çalışmanız, hem geleceğinize hem kendinize büyük bir şans tanımanız demek. Zaman hızlı akıyor, sizin için hiçbir özveride bulunmuyor, ya da bir gün mutluysak üç gün ne olduğumuz belirsiz diyorsunuz… Bu ortamı kim yaratıyor? Önce bu sorunun cevabını bulup sonrasında ona göre sağlıklı bir iletişim kurup, sorunlarınızı konuşarak çözmeyi denemeye çalışın. Eğer deneyemiyorsanız siz onu kaybetmekten gerçekten çok korkuyorsunuz demektir.

Denemedim mi sanıyorsun? 

Denediyseniz ve sizi abartılı buluyor ise bu da başka bir engelleme şeklidir.  Fedakâr ve kendini sevdirmek isteyen taraf sadece siz olamazsınız unutmayın. Eğer ilişkinize dair bir sorumluluk almazsa birlikte olduğunuz kişi, nasıl fedakârlık yapmış olacak bir düşünün. Evet, masalınızın kahramanı olmasını istiyorsunuz ama onun, hiç bir şey yapmaması ve sizin söylediklerinize kulak vermemesi bir de üstüne sorularınıza abartıyorsun, demesi sizce masalın başlamasına engel değil mi?

Hiç bir şey göründüğü gibi değil…  Hele de 2016 yılında hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını inanın sayısını unuttuğum yazılarımdan ve analizlerimden anlayabiliyorum. İşin en zor tarafı ise önce bunları ben kaleme alıp bir şeklide size anlatmak için bin bir türlü yol seçiyorum.

Öyleyse mutluluğun formülü nedir?

Mutluluk artık ender rastlanılan ama devamlı reklamlardan, günlük sosyal medyadan pazarlanan, pazarlanırken de ilişkilerden çok tüketimin ön planda tutulan bir kavram oldu. Eğer bu durumun farkındaysanız, sizi mutlu edecek bir ilişkinin ne olup olmadığını iyi biliyorsunuz demektir. Sadece sizin fedakârlıklarınızla yürüyen bir ilişki evliliğe dönüşse ya da çok uzun yıllar sürse bile, kendinizi bir ömür unutup, geri plana atabilir misiniz? Hayır tabii ki... Öncen can sonra canan. Sevgilinizin annesi olmayın. İlişkinizde öz saygınızı zedeleyecek şeyleri görmezlikten gelmeyin. Hele de sevgilinizle güven konusunda sıkıntınız varsa ve değişeceğini düşünüyorsanız, şunu unutmayın: Erkekler kaçış psikolojisine girdiğinde, bir ilişkinin sorumluluğunu omuzlarında hissettiğinde ilk önce aldatmayı deneyecektir. Sizi ikna edecek birine değil sizi sevecek size güven verecek bir ilişkinin ancak bu kadar karmaşık bir yüzyıl ile üstesinden gelebilirsiniz. 

Yalnız olmaktan korkmayın, eğer bir şeyden korkacaksanız, sizi hak etmeyen biri ile olmaktan korkun. Kendinizi toplumsal baskı yüzünden veya birkaç kişi yüzünden kurban etmeyin. Gerçekten yalnız kalmak ile baş edemiyorsanız, gelecekte en sağlıklı ilişkinize bile zarar verebileceğinizi göz önünde bulundurun. Kendinize yetmeyi,  yönlendirerek vakit geçirmeyi denemeden bir ilişkiye başlarsanız karşınızdakine de haksızlık yapmış olursunuz. Unutmayın, duygular aceleye getirilmeyeceği gibi sonradan büyük bir evrim geçirmez.  Hayır diyerek, aceleci olmadan, kendinizi kaptırmaya engel olurken, karşınızdakine düşünme fırsatı da vermiş olursunuz. Kendinizi ne kadar çok keşfederseniz, hak ettiğiniz ilişkiyi yaşamaya o kadar yaklaşırsınız…

Astrolog Zeynep Turan

Yazının tüm hakkı saklıdır

25.08.2016

Günün Ruh Hali
Ay ateşin değişkeninde. Tecrübenin sert bir öğretmen olduğunu göreceğiz. Hayat sınavından kalanlar, büyük derslerle karşı karşıya kalacaklar.
Zeynep Turan
Hakkında
Astroloji bir yol haritasıdır. Hayatınızla ilgili keskin bir viraj aldığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Peki, o zaman size bir soru; İçinde bulunduğunuz dönemin hayatınızdaki en zor dönem olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? Astroloji bunları yıl yıl cevaplıyor! Zeynep Turan; doğum haritanızda yani horoscope haritanızda, size özel olayları anlatırken, olayları nasıl yöneteceğinize dair danışmanlık da veriyor…Siz doğum bilgilerinizi veriyorsunuz, Zeynep Turan doğum anınızdaki gezegen konumlarından hayatınızda neyin öne çıktığını anlatıyor.
Yükselenini Hesapla
2023 Karar
Gezegen hareketleri 2023’ün seçilmiş bir yıl olduğunu iddia ediyor...