Yükleniyor . . .

SEVGİNİN GÜCÜ

SEVGİNİN GÜCÜ

Zaman hızla akıp giderken; herkes kendince geçip gidiyor hayatın içinden. Kimi çetrefilli yollarda buluyor kendini kimiyse kuş tüyündensığınak yapıyor kendine. Kimi gamsızlık maskesini takıp, tüm acılarını içine gömerek kahkaha atıyor en içten haliyle, kimiyse yaşadığı acıların hesabını soruyor tüm öfkesiyle. Bin bir çeşit halimizle dokunuyoruz birbirimizin anlarına. Unutulmak yahut hep hatırlanmak istenen anılar bırakıyoruz geride. Sevmenin kolay olduğu yüzyılları geride bıraktık.  Şimdi sevmenin zor olduğu bir yüzyıldayız.  Şöyle bir geriye dönüp baktığınızda, eskilerin onca fırtınaya, yaşadıkları onca zorluğa rağmen daha farklı sevdiklerini görürsünüz. Oysa şimdi, sevmenin önüne birçok engel koyuyor ya da sevmek için daha fazla neden arıyoruz. Hâlbuki sevmenin bir bakışla başladığı yüzyılların masallarını dinleyerek büyümüş ve sevgiye olan inancımız bitmese de, yine de inanmakta güçlük çekiyoruz. Tam bir araftayız anlayacağınız.

Belki de çok acı var diyorsunuzdur içinizden. Ya, onlarca acı çekmesine rağmen hayata sımsıkı sarılanlar nasıl başarıyor? Çünkü onlar ne olursa olsun, nefes aldıkları sürece umut olduğunu biliyorlar. Ve onca acının kendilerini gaddarlaştırmasına, kalplerini kötüleştirmesine izin vermiyorlar. Evet, ne yazık ki acı var. Ancak bize düşen sorunlarla başa çıkabilmek değil midir? Tek tek de olsa herkes kendi etrafına sevgi ve iyilik aşılasa birçok acının üstesinden gelemez miyiz? En azından kalkıp güçlü adımlarla yürüyeceğimizi biliriz.

Bazen kendi hayatımızı başkalarının hayatıyla kıyaslarız.  Bazense sahip olduklarımız az gelir, yetinmeyiz; onlara sahip olmak isteyen onca kişi varken. Sonra bir şeyler olur öyle ya da böyle. Durup düşünürüz. Neden sahip olduklarımdan sürekli şikâyet ediyor, bir türlü kıymetini bilmiyorum? Neden gereksiz yere onca acıyı kendime yük edinmeye çalışmışım ki? cümlelerini söyler dururuz içimizden. İşte bu yaşama yeniden anlam kazandırma hali, yaşamaya tutkuyla sarılma çabasıdır aslında. Bu bile hayatı sevmek değil midir?

Elbette hayat hepimize başka şekillerde sunuyor kendini. Yaşadığımız topraklar, ailelerimiz, beklentilerimiz, arzularımız, tercihlerimiz, karşılaşmalarımız ve deneyimlerimiz birbirinden öyle farklı ki.  İşte tam da bu yüzden her yaşam farklı bir dinamik ve hikâye barındırıyor içinde. Bu yüzden her yaşam kendi içinde değer taşıyor. Ve inanın hepimiz olmak istemediğimiz hikâyelerin başkahramanı olabilirdik. Ve yaşamak istediğimiz hayat için mücadele ederken birer kahraman oluyoruz.

Yaşamın kıymetini bilmek ve her anı, yarını güzelleştirmek adına yaşamak gerek. Yaşama tutunmak ve yüreklerimizde açan her sevgi tomurcuğu, bizi kendimize ve birbirimize yaklaştıracaktır. Belki de sadece yaşama tutunmakla başlayan adımlar sevgisizlik örtüsünü ortadan kaldıracaktır. Her türlü zorluğa göğüs gerebilirsiniz fakat sevgisizlikle baş edemezsiniz, çünkü bu doğanıza aykırı!

Sevmek aslında kişiye karşı yapılan bir eylem değildir. Önce ‘yaşamı sevmek’ sonra  ‘kendini sevmek’ ve sonra da ‘başkalarını sevmek’ hali doğar. Bu üç sevme hali bir sacın ayağını oluşturur. Öyle ki biri yerinden çıksa, darmadağın olur her şey. Kişi saf sevme duygusuyla doğar. Kötülük bilmez. Büyüdükçe sevmeye anlamlar yükler, neleri sevip sevmeyeceğine ilişkin sınırlar koyar. Bu sınırlar kişiyi kötüleştirmediği sürece sınır olarak kalmasında sorun yoktur belki de.

Yaşamak büyülü bir yoldur. Ne zaman yeni yollarla ve kişilerle karışılacağınızı kestiremeyeceğiniz, bazen dümdüz bazense çakıl taşlarıyla kaplı bir yol. Yol size ne getirirse getirsin, o yolda nasıl davranacağınıza ancak siz karar verebilirsiniz.  Tıpkı bazıları dümdüz bir yolu engellerle doldururken, bazılarının ise o yolu çakıl taşlarından temizlemesi gibi. Elbette herkesin kendi çizdiği ve bir şekilde yürüdüğü yolu var. Ancak hayatımıza bir şekilde dâhil olanlar, yolumuzda bize eşlik ettiğinde, yolun büyüsüne öylesine kapılmalılar ki; kendi yollarının da en az bizim yolumuz kadar güzel ve sevgiyle dolu olmasını arzulamalılar.  

Yaşamın sunduklarını sevin. Geçmişte yaşadığınız iyi ve kötü her şeyin sizi olgunlaştırmasına izin verin. Dünyaya, yaşadığınız güzel şeylere, onlarca kişinin size kattığı her şeye, en önemlisi de kendinize teşekkür edin.  Arzuladığınız hayat için sevgiyle mücadele edin. Bu yüzyıla inat sevmekten korkmayın, sevmemekten korkun! Sevginin iyileştirici gücüne inanın. Her şey saf bir sevgiyle başlar. Unutmayın. Sevgiyle…

Astrolog Zeynep Turan

Yazının her hakkı saklıdır.

19.02.2018