Yükleniyor . . .

NEŞEMİZİ, HAYAT ENERJİMİZİ ÇALAN ALIŞKANLIKLARIMIZ...

Alışkanlıklarımız, günlük rutinimizi oluşturuyor. Belli bir süre sonra, neyi yapmayı alışkanlık haline getirdiysek, ona dönüşüyoruz. Adeta kişiliğimizin bir parçası haline geliyor. Fakat bazıları da var ki, fark etmesek de en mutlu anımızı bile bize zehir ediyor. Biz, en çok tekrarladığımız ve neşemizi çalan bazı alışkanlıklarımızı yazdık, bakalım siz en çok hangisini yapıyorsunuz…

Hayatımızı Sürekli Başkalarının Yaşayışıyla Göz Önüne Alarak Şekillendirmek

Başkalarının başarı hikayesi! Evet, çoğu zaman ilham verici olabiliyor ama onlar hikayelerini yazıp bitirirken, biz daha henüz kendi hikayemizi yazmaya başlayamazsak? Şimdi kalemi alın ve kendinizinki yazmaya başlayın. Başlamak için size engel olan ne, önce bunu düşünün. Unutmayın, bu sizin hayatınız. Bu zamana kadar kendi yaşamınıza kendiniz yön verdiğiniz; kişiliğinizi inşa ettiniz. Bu yüzden başlamak için ihtiyacınız olan şeyi, en iyi siz bilebilirsiniz. Birkaç adım attıktan sonra, birçok şeyin değişmeye başlayacağını zaten fark edeceksiniz. Başkalarının söyledikleri, düşündükleri, yaptıkları hepsini elinizin tersiyle bir kenara atın!

Şimdi kanatlarınıza ağırlık yapan her şeyden kurtulun. Yeni bir adım atmak istiyorsanız, yolunuzun üzerindeki engelleri kaldırın. Yüreğinizde her zaman iyi dilekleriniz olsun. İsteklerinizi kalpten isteyin. Bunları yaptıktan sonra zaten başarısız olmanız için hiçbir sebep yok. Kalemi eline alan artık siz olun!

Bir Şeye Adım Atmak İçin Her Zaman En İyi Zamanı Beklemek…

Söyler misiniz ideal zaman hangisi? Günler akıp gidiyor… Bu ertelemelerin, kendimize söylediğimiz küçük bir avuntu olduğunu fark etmemiz için daha ne kadar şey gözümüzün önünden geçip gitmeli? Harekete geçmek için beklerken, fırsatlar bize “güle güle” deyip geçiyor resmen…  

Mükemmel zamanlama diye bir şey yoktur. Onu “mükemmel” hale siz getirirsiniz. Mükemmel zaman, harika fırsat, mükemmel bir konum… Uyanın artık! Bunlar bizi sadece yavaşlatıyor. Kendinizi en iyi gösterebildiğimiz anlar her zaman aslında aklımızın bir köşesinde başarısızlığa uğrama ihtimalini de kabullenmiş olduğumuz zamanlarda ortaya çıkar.  Hayatın zor anlarıyla başa çıkabildiğimizde, kendimiz için ideal zamanı yavaşça yaratmaya başlarız.

Sevmediğiniz İşte Çalışmak

Size hiç hitap etmeyen bir işte çalışmak, kendinizi bir odaya kilitleyip oradan hiç çıkmamakla eş değer. İşinize çok tutku ile bağlanmak zorunda değilsiniz ama en azından sizi yaptığınızda heyecanlandıracak şeyler muhakkak olmalı. Sırf yaşamayı sürdürmek için, faturalarımız ödemek için girdiğimiz bir iş aslında gün geçtikçe sizi hayattan koparıyor.  Ve bir noktadan sonra bakmışsınız “Keşke senin yerinde olsam” dediğiniz insanların sayısı giderek artıyor. Seçimleriniz, kendi oluşturduğunuz yaşam şartları, sizi kendi hayatınızın dışına çıkarmaya çalışıyor; size adeta hükmediyor!

Bunu bir düşünün. Bu sizin hayatınız ve bunun içerisinde mesleğiniz yaşamınızın büyük bir kısmını kaplıyor. Elbette yaptığınız iş sizin kim olduğunuzu belirlemez, ama siz de biliyorsunuz ki seçimleriniz kişiliğiniz de yansıtır.

Nefret Etme Duygusunu Barındırmak

Karanlığı, karanlığın içerisinde kalarak yok edemeyiz. Nefreti de ancak sevgiyle yenebiliriz. Öfke duygusunu içimizde barındırdıkça, ona içimizde yer vermeyi sürdürdükçe, giderek yerleştiğini hatta bizi nasıl da ele geçirdiğini hepimizi biliriz. Zaman geçer, yer edinir… En sonunda kimden, neden nefret ettiğimizi unuturuz. Bu duygunun içimize nasıl yerleştiğine bir bakın, mantıklı sebeplerimizi ortadan tamamen kaldırıp, bir parçamız haline gelmek için nasıl da çabalıyor. En sonunda “kendinle barışık olma” durumu da yok oluyor.

Öfke duyduğumuz her bir insan, kafamızın içinde, kalbimizin en karanlık köşesinde yer ediyor. Nefret ettiklerimiz arttıkça, yükümüz de artıyor. Onları geride bırakıp, önümüze bakıp yürümek varken neden geçmişe takılıp, nefretin yükünü sırtlanıp zaman geçiriyoruz ki… Zihninizi rahatlatın ve geriye asla bakmayın.

Korkulara ve Endişelere Sıkı Sıkıya Bağlanmak

Bir önceki paragrafta geçmişi bir kenarı bırakın demiştik. Şimdi sizden ricamız, geçmişe eleştirel bir gözle bakmanızı rica etmek. Aslında farkında olmadan bunu hep yaparız. Ama bu durumun en yapıcı kısmı da geride bırakıp gözümüzde büyüttüğümüz o kadar olayın aslında tam anlamıyla hiç gerçekleşmemiş olması. Ne gariptir ki o an bunu düşünemeyiz ve kafamızda bin bir senaryo yazarız. Korkularımız, endişelerimiz etrafımızı sarar, olduğumuz yerde kalırız.

Bu duruma yapıcı bir şekilde çözüm bulabilenimiz var mı? Söz konusu korkular olunca nedense hiçbir şeye olmadığı kadar onlara sahip çıkıyoruz, bunun farkında mıyız? Hayatın tadını çıkarmak varken yüreğimizdeki ağırlığa biraz da biz neden oluyoruz. Aslında tek yapmamız gereken sorunun kaynağına inip, her bir katmanı tek tek yok etmek.

Bizi Sürekli İnciten İnsana İnadına Bağlı Kalmak

Bazen bazılarını hayatımızdan çıkarmak gerekir.  Ne zaman? Art arda aynı kişi tarafından incitiliyorsanız, bilginiz olsun karşı taraf size değer vermeyi çoktan bırakmış. Evet, bu ilk başta kabullenmesi zor gibi gözükebilir ama artık biraz pembe gözlükleri çıkarmak gerekiyor. Onlar için çabalamak artık olduğunuz yerde saymak anlamına gelecektir. Değer verdiğiniz, vakit harcadığınız insan, sizin için aynı şeyleri düşünmüyor. Ne bu, kendinizi mi sınıyorsunuz? Yapmayın, değecek birini bulun. Artık kimseye kanıtlamanız gereken bir şey yok.

Görselliğe Takılı Kalmak/ Yüzeysel Bağlılıklar

Sırf görünüşü ile aklınızı çelen biri, aslında tadını umursamadan rengini beğendiğiniz için yemeyi seçtiğiniz bir yemeğe benzer. Ne kadar da anlamsız değil mi? Karakterini bilmediğimiz, başkasının genleriyle vücut bulmuş birini bu kadar önemsemek sizce ne kadar doğru?

Sizinle aynı tecrübeleri paylaşabilen, ruhunuzu görebilen birinin yerine ruhunu asla göremediğiniz bir et bütününe yüreğinizi ve düşüncelerinizi feda etmeyin.

Gelin beraber başlayalım;

  • Korkularını ve endişelerini bir kenara bırak!
  • Öfkeni ve kıskançlığını bir kenara bırak!
  • Her zaman haklı olma ve başkalarını kontrol etme isteğini bir kenara bırak!
  • Bir şeyler yolunda gitsin diye hissetmediğin, düşünmediğin gibi davranmayı bir kenara bırak!
  • Seni üzen insana inatla bağlı kalmayı bir kenara bırak!
  • Sırf yakışıklı/güzel diye birine âşık olmayı bir kenara bırak!

Bunları bir kenara bıraktığınızda kendi mutluluğunuzu yakalayacaksınız. Sürekli beklentiden olmaktansa, sahip olduklarınıza sıkı sıkı bağlandığınızda hayatın nasıl da yaşanılası bir hale geldiğini siz de göreceksiniz.

Astrolog Zeynep Turan

Yazının Her Hakkı Saklıdır.

25.07.2013 Tarihinde Kaleme Alınmıştır.

 
 

 

 

Günün Ruh Hali
Ay, 12.37’de Oğlak burcuna geçiyor. “Kurallar düzeni belirler” mottosuyla hareket edeceğiz. Alacak-verecek davaları gündeme gelirken, bencil tavırlar ön plana çıkacak.
Zeynep Turan
Hakkında
Astroloji bir yol haritasıdır. Hayatınızla ilgili keskin bir viraj aldığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Peki, o zaman size bir soru; İçinde bulunduğunuz dönemin hayatınızdaki en zor dönem olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? Astroloji bunları yıl yıl cevaplıyor! Zeynep Turan; doğum haritanızda yani horoscope haritanızda, size özel olayları anlatırken, olayları nasıl yöneteceğinize dair danışmanlık da veriyor…Siz doğum bilgilerinizi veriyorsunuz, Zeynep Turan doğum anınızdaki gezegen konumlarından hayatınızda neyin öne çıktığını anlatıyor.
Yükselenini Hesapla
2023 Karar
Gezegen hareketleri 2023’ün seçilmiş bir yıl olduğunu iddia ediyor...